Bir varmış
bir yokmuş...
Bilinmeyen bir zamanda
bilinmeyen ve adı hiç duyulmamış bir ülkede iki yürek yaşarmış. Yıllarca birbirlerinden habersiz
hep ayrı diyarlarda hayat sürmüşler. Yaşamları da diğerlerinden hiç farklı değilmiş. Tabi ki onlar da görmüşler hayatın iyi ve kötü yanlarını. Fakat bir şeyler eksikmiş
farkında bile değillermiş ama bir şeyler eksikmiş hayatlarında...
Aradan uzun yıllar geçmiş. İçinde; aşkı
sevgiyi
gözyaşını
mutluluğu
hüznü ve kimi güzellikleri barındıran uzun yıllar... Her nasılsa
bir gün bu adı bile duyulmamış
gizemli ülkede karşılaşmış iki yürek. Pek sıradan bir tanışma da olmamış onlarınki. Çok kısa bir tanışma faslından sonra ayrılmışlar
bir daha görüşmek umuduyla... Umdukları gibi olmamış
uzun süre görüşmemişler. Akıllarında kalan tek şey
belki de isimleri olmuş.
Ve gün gelmiş
hiç ummadıkları bir anda
yine aynı ülkede yeniden karşılaşmış iki yürek. Yüreklerden biri hemen tanımış
çünkü ilk tanıştığı günkü gibi çıkmış karşısına. Diğer yürek şaşırmış
kendisine seslenen yüreğe önce bir anlam verememiş.. Olan biteni anladığında o da sevinmiş karşılaştıklarına. Bu kez önceki gibi kısa sürmemiş içten sohbetleri. Arada bir olsa da görüşmeye
konuşmaya başlamışlar. Kendi hayatlarını
aşklarını
mutluluk ve hüzünlerini paylaşır olmuşlar. Şiir tadında olmuş hep sohbetleri.. Zaten her ikisi de severmiş şiiri
şiir tadında olan her şeyi...
İki yürek hiç farkında olmadan
yavaş yavaş birbirlerinin hayatlarına girmeye başlamışlar. Bir ara “çirkin” diye seslenildiğini duymuş yüreklerden biri kendisine. Anlamsız bir gülümseme belirmiş yüzünde. O da diğer yüreğe seslenmiş “sevimsiz” diye.. O günden sonra sevimsiz ve çirkin kalmış yüreklerin adı ve o ana kadar hem sevimsiz hem de çirkin yürek
bu sözlerin kendilerini bu denli mutlu edebileceğini hiç düşünmemişler...
Sevimsiz bazen gözden kaybolur
çirkin ise nedenini anlayamadığı bir sıkıntı içine düşermiş. Sevimsiz geldiğinde çirkinin yüzü güler
çirkin gülümsedikçe sevimsiz daha sık gelir olmuş. Ne çok sevmişlerdi birbirlerini... Bir araya her gelişlerinde mutluluğu yeniden keşfetmişler. Çirkin sevimsize
sevimsiz de çirkine söylemekten hiç çekinmemiş sevgisini. Oysa çirkin için bunu
her kime olursa olsun
söylemek çok zormuş. Sevimsizden çok şey öğrenmiş ama en önemlisi de sevgiyi saklamamak olmuş.
İkisi de anlam verememiş... Neydi
ne olabilirdi ki bu sevginin nedeni.? Nasıl olmuştu da birbirlerini bu kadar çok sevebilmişlerdi..? Bir nedeni yoktu onlara göre sevgilerinin. Nedeni olsaydı
sevgi’nin bir anlamı olur muydu
bir nedeni olsaydı birbirleri için bu kadar önemli ve eşsiz olabilirler miydi? Bu soruların hiçbir önemi yoktu artık onlar için...
Nedensiz
karşılıksız
yürekleriyle sevmenin
bu büyük sevgiyi yaşayabilmenin verdiği haz yetti onlara.
Adı yoktu sevgilerinin..! Zaten bir ad bulma çabasında da olmadı ne sevimsiz ne de çirkin. Adsız kalacaktı sevgileri...
Zaman geçtikçe anlamaya başladılar
hayatlarındaki eksikliğin birbirleri olduğunu. Artık her kelimenin yeni bir anlamı vardı onlar için. Bir çok kelime ise anlamsız kalıyordu
anlatmaya yetmiyordu sevgilerini.. Kelimelere sığamaz oldu adsız sevgileri. Her ikisi de birbirlerini ne çok sevdiklerini
ne çok özlediklerini ve de ne çok mutlu ettiklerini çok iyi biliyordu.
Bunu bilmek
yaşamak
yaşatabilmek ne güzel bir şeydi..
Sevimsizde de çirkinde de birer yürek daha vardı artık... Hiç çekinmeden
karşılık beklemeden birbirlerine sundular yüreklerini ve hiç yalnız olmadılar
yalnız ve sessiz kalmadılar. Sessizliğin bile ne çok gürültü yaptığını; suskunluğun; içinde hiç söylenmemiş
duyulmamış sözler gizlediğini fark ettiler. Susarak söylediler en güzel sözlerini...
Sevimsiz çirkini çok sevdi
çirkin de sevimsizi.. yüreklerini açtılar “Hoş geldin..” dediler. Belki de o ana kadar hiç özlemedikleri şeyleri özler oldular..
Yüreklerine
sevgileriyle birer ada çizdiler ve adalarına birbirlerinin adını verdiler.
Sevimsiz ve Çirkin...
Herkes için hayatın bir anlamı vardır
değil mi?
İşte onlar için hayatın anlamı bu iki sözcük; “sevimsiz” ve “çirkin”
Evet
sevimsiz ve çirkinin masalı bu... ve her masalın bir sonu vardır mutlaka
iyi ya da kötü bir sonu vardır! Her masal ya mutlu ya da hazin bir sonla biter.
Ama...
Sevimsiz ve çirkinin sevgileri gibi masalları da farklı.
Ne mi bu fark..?
Onların sevgilerinin bir adı;
Masallarının ise bir sonu YOK...!
Alıntıdır !